Merhaba Dünya!

Her başlangıcın bir hikâyesi vardır. Her hikâyenin de bir başlangıcı. “Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.” Yol önümüzde parlayınca biz şehre gelecek yabancıyı bekleyemedik. Yeni bir hikâyeye başlamak için yola düştük.
Beş kadın kol kola girdik. Dorothy’nin kırmızı ayakkabılarını giydik, cesaretlendik. Hep evimizdeydik. Ama evimize geri döndük. Ceplerimizde hacıyatmazlar yok ama Düşler Sokağı’nı birlikte adımlıyoruz. Üstelik badi parmağımıza bir kuş konsa tek başımıza ağlamayacağımızı biliyoruz. Yolumuz bozkırlardan geçse de sokakların denize çıktığını fısıldıyoruz birbirimizin kulağına. Yan yana, şarkılar söyleyen çocukları dinleyerek yürüyoruz.
Bu blog bizim yolculuğumuzda attığımız ilk adım değil ama yeni bir adım. İçimizdeki âlemi kelimelere dönüştürüp gerçek dünyaya ulaştırabileceğimiz bir portal. Siz de ışıklar saçan bu portalın diğer tarafında karşımıza çıkan ya da karşısına çıktığımız okur olmalısınız. Merhaba.
Şimdi aynı kapının iki tarafında, aynı eşiğin iki yanında yollarımız kesiştiğine göre yazılarımızı nihayete erdirebiliriz. Biliyoruz ki hiçbir yazı okuru olmadan tamamlanmış sayılmaz. Kapıyı birlikte aralamak, sizleri kendi âlemimizde ağırlamak istiyoruz. Lütfen buyurun. Hoş geldiniz.