Öykü_
Davetiye gelmiş. Ne yazıyor üstünde? Sizi de aramızda görmek isteriz. Sen görmek istersin de beni, bakalım ben seni görmek ister miyim? Kaç yıl geçti, şimdi mi geldi aklına?
Üç kızız biz. Üçte bende var. Ama benim biri oğlan. Annem bulamadı oğlanı ama ben buldum. Üçüncüde buldum. İki kızdan sonra aldırdığım da oğlandı. Dedim ben, dinlemedi adam. “Sende annene çekmişsin. Anca kız doğuruyorsun,” dedi. “Yeter iki tane. Siz üçsünüz de neye yarıyor? Biri hakikatli olsun yeter,” diye diretti. Yetmez. Benim oğlum olmalı da o bakmalı bana dedim. Oğlan olsun, evinden olsun, o baksın. Dışardan gelmesin elin oğlu. Sen geldin de ne oldu demedim. Nasıl diyeceğim? Benim oğlan da bana baktı sanki. Bakmaz mı hiç. Baka baka kör koydu.
Üç kızız biz. Ben baktım anneme babama. İç güveysi geldi kocam bu eve. O nasıl geldiyse hala öyle. Taş taş üstüne koymadı. Ona kalsa hey hey! O geldiğinde tahtadan dört duvardı da buralar o konak etti. Hiç demiyor kimin evine damat geldim.
İki ablam evlenip gitti. Ben kaldım oğlan niyetine evde. Baya bir zaman vermediler kimseye. Yaşım geçti geçecekti. Sözde bana yaraşacak kısmet çıkmadı da ondan vermediler. Bakımımız eksik kalmasın demediler de. Bu dengimdi sanki. Fakirmiş, sahipsizmiş. Bizi ana baba bilir, evimizi evi bilir dediler. Yaşı benden iki üç yaş küçükmüş nüfusta. Elli yıl geçti hala yüzüme vurur. Küçül de cebime gir. On sekizlik delikanlı sanki. Ağarmadık tüyü kalmadı hala yaş hesabı yapıyor. Ne diyor o hımır hımır? Duymuyor kulaklarım.
Üçüncü oğlan oluyor benim. Dinlemedi bu mikrop adam. Ondan sebep aldırdığım o oğlandan sonraki iki taneyi daha bilerek düşürdüm. Öyle doğurdum bunu. Yaa dedim, geldin mi lafıma. İlkinin günahı adamın boynuna, sonrakiler benim. Benim bütün günahlarım da bunu başıma saran anamın babamın.
Gözlüklerim nerede okuyamıyorum. Hangisinden gelmiş bu? Aman hangisinden gelmişse gelmiş. Sanki gideceğim. Çağıracaklarından değil ya, kızın düğününde taktıkları altını geri götüreyim diyedir şu üç kuruşluk kâğıt. Ona da ben çağırmadım. İkisi birden kol kola girip geldiler kırıtarak. Yedi kat el gibi davetiye yollamışlar bir de. Büyüksen büyüklüğünü bil. Gel çal kapımı. Hiç çalar mı? Ama yemelere içmelere gelirlerdi gençliğimde. Anam babam ölüp de yayım yayım sofralar artık kurulmayınca gelmez oldular. Hepsine fazlasıyla ettim hizmetimi ben, daha da beklemesinler.
Aman küsüm ben onlara. Anma adlarını. Konuşup da pis günahlarını almayım. Kız da gelmedi iki gündür. Aramadı da. Annem derdi ki “Ne özenip duruyorsun onlara? Çok mu mutlular sanki? Birinin kocası sarhoş, diğerininki memuriyetten atıldı.” Olsun kapılarını kapatınca içeride kalıyor hepsi. Aç da olsa huzursuz da olsa bir kendisi biliyor. Benim öyle mi? Kocam bir sesini yükseltse herkes lafın içinde. Herkes her şeyi biliyor. Karı koca diye saklımız gizlimiz olmadı bizim. Hoş beni de kocaya vermediler ya, kocamı kendilerine hizmetli aldılar.
Üç günden fazla küslük olmazmış. Benimki oluversin. Üç asır geçse içim soğumaz. Küsmeyim de ne yapayım? Bayrama baklavayı ben açarım. Su böreğini ben açarım. Ama enişteler gelince tepsinin ortasını onlara koyar annem. Benim kocama hep kenarlar kalır. Ben kayırmasam o da kalmaz ya. Gerçi kayırdım da ne oldu. Kıymetimi bildi sanki bu da. Küserim tabii. Bakan ben, hizmetlerini gören kocam, kıymet gören onlar. Çok hizmet ettim ben. Ne gençliğimi bildim ne gelinliğimi ne kadınlığımı.
Kız da iki gündür gelmiyor. Nerelerde geziyor kim bilir. Sonra hastayım der. Gezmelerde yoruluyor. Gelsin otursun şurada. Çamaşırlar var yıkanacak. Yoruluyorum ben artık. Eskiden kül suyu kaynatıyorduk. Şimdi öyle mi? Hem evin çamaşırı, hem annemin babamın. Yıka yıka bitmez. Ellerim külden yarılır. Üç de çocuk var. Bak ikisi de bir yerlerde, biri kaldı burada. Bak büyüt, sonra yüzlerini bayramdan bayrama anca gör. Çamaşırlar var. Yıkasam nasıl asacağım? Gelmedi iki gündür. Gelse de yıkasa. Arasaydı bari.
Siz de burada bir yaşlı var deyip açmıyorsunuz kapımı. Sana da küstüydüm de neyse. E geldin ya işte ama kırk yılın başı. Kapı bir komşuyuz şurada. Sizi de ben büyüttüm sayılır. Yuvarlana yuvarlana oynardınız da bahçelerde eve girecek vakit şu taşın üstünde hortumla yıkardım sizi. Yaşlıyı kimseler sevmiyor. Biz de mi sevmezdik? Sev sevme. Durdum ben annemin babamın yanında ölene kadar.
Sözde ablamlar pek severdi. Haftada bir oturmaya gelsem ben de severim. Toplarlar çoluğu çocuğu. Çekiştire çekiştire kocalarını, gelirler aç karınlarını doyurmaya. Geliş ne geliş ama evlere şenlik. Adam daha sabahtan başlamış içmeye yıkıla yıkıla geliyor. Bir de kokuyor, leş. Ötekinin dersen kocası hiç ortada yok. Benim adam diyor mu sarhoşun ne işi var benim evimde. Annem diyor mu ev benim ona ne. Adama de sus. Anneme de sus. İçim çürüdü benim dertten çileden. Şimdi oram buram ağrıyor deyince burun kıvırıyorlar.
Lafa gelince babam malı mülkü benim üstüme yaptı. Ya sizin aç çocuklarınızı kim doyurdu? Hapisten kim çıkardı para ödeyip kocanı? Onları hiç demezsiniz. Babam ölünce işe yaramaz kocalarınız gelip üşüşmesinler diye verdi o bağı bahçeyi bana. Verdiği de mendil kadar yer. Benim kocam aldı büyüttü oraları. Çok çalıştı. O çalıştı da ben evde keyif mi yaptım. Ben ona himmet ettim de o öyle aldı yürüdü. Sonra adam da kalkıp buralara benim bağım bahçem dedi ya. Babam vermese nerede senin olacaktı. Deli soyu. Baban deli, anan çaresizin teki. Benim evime geldiğinde bacağındaki donundan başka neyin vardı? Biti kanlanınca öyle mi dedi? Benim evimde gördü ne gördüyse. Yedi yedi kudurdu. Horoz kesildi başıma. Az mı eziyetini çektim. Nohutların tek tek kabuklarını ayıklardım. Neymiş midesine dokunuyormuş. Anan da ayıklardı çünkü demi. Demedim. Denmiyor. Desem kıyamet kopar. Annemlerin odası alt katta. Duyar herkes. Dirlik düzen kalmaz. Dilimi dişimi yedim ben bunları idare edeceğim diye.
Gerçi bu küçük ablamınkidir. Büyüğününki kız kaçırdı ya. Kaçırmamış da kız buna kaçmış lafta. Çağırmadılar beni düğüne. Elin yalancısıyım. Lohusa çehresi var dediler gelinde. Göğüsleri kalçaları kocamanmış. Öyle kız mı olurmuş. Hadi dedim çağırmadılar da oğlanın suçu ne? Nihayetinde o da benim yeğenim. Aldım yanıma halamı gittim hayırlı olsuna. Ablam yokmuş. “Gelin hoş geldiniz,” dedi buyur etti bizi. Çirkin bir şey ama cana yakın. Yine de bakma, yazık olmuş kıza. İçimden dedim iyi ki de yok ablam. Oturur biraz çıkarız. Sonra neler gördüm de orada ben neyse. Bak hiç kimseye ağzımı açıp anlattım mı bunları? Orada oldu orada kaldı. Yıllarca nasıl kan kusup kızılcık şerbeti içtim dedimse yine sustum. Yok, sana diye demişimdir ben onları. Yabancı mısın sen? Yoksa küste olsak ablam sonuçta. Gördüğüm anlatılır mı hiç? Ayıp.
Ne diyor kız o homur homur? Bana mı diyor? Duymuyorum ya bol keseden sallıyor. Çenen çekilsin inşallah köpek adam. Bak bak, nasıl çekti bir kat daha battaniyeyi üstüne. Mezarda da öyle örtecekler üstünü. Üşüyorum diye icat çıkardı son günlerde. Açmış kaloriferleri de sonuna kadar. Cehennem gibi evin içi. Yansın, yansın da alışsın şimdiden. Ancak çeker günahımı.
Bu kız da nerede kaldı. Ötekilerden zaten haber yok. Oğlanın gelin diye getirdiği değişik bir şey. Dili mili anlaşılmıyor. O mu bakacak bana? Babasına çekmiş. Hanım köylü oldu defoldu gitti. Yok, kadın madın istemem evde. Kız gelsin yapsın işimi gücümü. Çoluğu çocuğu var tamam ama okula gidiyorlar. Ne yapacak akşama kadar evde. Soğuk nevale kocasının da kapımızı açtığı yok. Gelince çenen mi duruyor diyor kız. Ağzıma bant yapıştırıp mı oturayım? Her gelişinde akşama evde kavga çıkıyormuş benim dediklerimden. Bahane arıyordur bir daha çağırmasınlar beni diye. Aman o da alınmasın. Yaşlıyım ben her şeyi derim. Kusuruma bakmasınlar. Ablan dul adama mı vardı dedim geçen sefer ne dedim? Kaş göz ediyor kız. Aman burunlarından kıl aldırmıyorlar. Sanki iftira attım. Öyle değil mi? Bu damatta çulsuzun tekiydi, burnu kalktı.
Sende mi gidiyorsun? Hadi git. Gidin zaten. Yaşlıdan kaçıyor gençler artık. Biz hiç kaçmak bilmezdik. Yine gel. Hadi güle güle. Çekiver kapıyı. Yürüyemem oraya kadar.
Aman bu da geliyor mıy mıy mıy. Ne dediği anlaşılmıyor. Oyaladı ancak kaç saattir beni. Çocukken de böyleydi. Paşa gibi oğlana karı diye aldılar bu soğan ölmesini, gün görüyor. Ne zamanmış bakayım düğün. Aman gözlerim görmüyor ne zamansa ne zaman. Gidecek değilim ya.
Nerede kaldı bu kız? Akşama yemek de yok.
“İç Güveysinin Karısı” için 7 cevap
Yine canlandı gözümde. Kaleminize sağlık ❤️
BeğenBeğen
❤️❤️
BeğenBeğen
Merhaba Yasemin Hocam. Çok güzel yazmışsınız. Tıpkı köyde çok aşina olduğum biri söyleniyor gibi hissettim hatta bundan bir iç daralması bile yaşadım:) Fikir uçuşmalari çok güzeldi. Sitemleri çok iyiydi. İnsan bı birini bı birini gomerken acaba gerçekten kimi seviyordu diye merak ediyor:) Tipik bir hayatını yaşayamamis kadın örneği. Biliyor musunuz böyle insanların ölümüne şahit oldum. Çok zor ölüyorlar. Son ana kadar çevresindeki herkesi mutsuzluğuna sebep ve dahil ederek çok zor can veriyorlar. Sanki ölümle savaşıyorlar. Siz de çok güzel anlatmışsınız. Elinize emeğinize sağlık canım hocam.
BeğenBeğen
Sakine hanımcım, yorumunuz için çook teşekkürler. Beğenmenize çok sevindim ❤️❤️
BeğenBeğen
Sizi ilk gördüğüm gün gibi heyecanla okudum yazınızı..
Hep narin ve çokça naif……
Kaleminize sağlık
Rize den çokça selam 💯
BeğenBeğen
Canım Ayşegül hanımcım, yorumunuzu okuyunca size özlemle sarılmış kadar oldum. Zarif kalbinizden öperim ❤️
BeğenBeğen
Çok güzel bir tasvir.Emeğinize sağlık.Evlatlardan bakım beklenmeyen, devletin yaslılarına insanca bakabildiği bir sisteme dua ile.
BeğenBeğen