Taziye_
yine kalmışım
göçükler altında
nefessiz, biçare ve uykusuz
koklamışım
bir menekşenin solarken çıkardığı titrek çığlığını
penceremde süzülen buğulu bakışlarım
görmüyorum giren çıkanı karşıki camiye
lakin gözüm cenazelere odaklı
kalkıyor gün aşırı
bazen her vakitte bir kişi
bazen ardı ardına birkaç tanesi yarışır gibi
her saniye hayatına sokuşturduğu telaşı son anına da yapıştırmış gibi
öyle
her gidende yaklaşıyor sıra
bugün, yarın, bir saat sonra
bilmiyorum
misal, Paşa gideli dokuz gün oldu, ömrümden dokuz gün çaldı henüz
dökülen gözyaşı bir ırmağa dönüşerek çağlıyor saniyelerin başında
gidenin doldurulamayacak yeri için
kendine mi gidene mi ağlıyorsun hiç mi hiç bilemezken hem de
ardından fışkıran yalnızlık duygusu ağlatıyor belki
ardına açılan günden güne büyüyen o kocaman delik acıtıyor belki de
çaresizlik bir sarmaşık oluyor etrafına
yürek atışta lakin her atışta ayrı hançer sokmada böğrüne
dar geliyor duygular
cesur değilim ölenle ölmeye
iç geçirdiğimi de itiraf eder miyim bilemem
cenazeler yine musallada yarışta
kimi kokluyor
duyar mıyım son bir kez kokusunu diye sarılıyor
son anlarını şefkatle kazımak istiyor gönlüne belli ki
ıslak kirpikleri boğuluyor yorgun hislerinin girdabında
ama razı yine bilse de
hiç duyamayacak kokusunu
bir umut kokluyor
sükut eşlik ediyor sarılmalarına
ne güzel diyorum bir ritüeli var ve gömülecek bir yeri var ve ardından okuyabiliyorlar
insan cinsinden değilsen olmuyor bunlar
böyle böyle yüzerken düşüncelerimin boğuculuğunda kendimi buluyorum sahnenin başrolünde
o günden beri her gün her an her çağrışımda bu firak acıtıyor benliğimi
çaresizlik bir film sahnesi gibi geçiyor gözümün önünden perde perde
ayrılık
dokundukça yayılan yılan zehri bir his içimde
gittiğinden beri
böyleyim
koyuyorum musalla taşına kalbimi
ölmesini izliyorum yavaş yavaş
portresini çiziyorum
bu hikayenin tek kahramanı sensin, ondan sebep büyüktür baş harfin, senin olduğun yerde küçüktür büyüklük taslayan
sen de olduğun yerde mutlu uyu Paşa’m…
gönlünü dikenli tellere koydularsa diyemezsin işte, gitti diyemezsin, iyi dersin, öyle… laldir bazı acılar…