Öykü_
Gözlerimin gördüğü yerdesin
Gönlümün duyduğu seste…
Olmadı ama bu. Böyle aşk mektubuna mı başlanır efendim.
Gözlerim gözlerinizi her daim arar
Bu garip Memduh sizin aşkınızla yanar.
Yok yok bu da olmadı. Ne sandın sen Memduh Bey eski mektup satırları yeni aşklara kar eder mi? Etmez tabi. Hem kalbinizin aktığı hanıma bakın sizden kırk yaş küçük. Söylerken bile utanıyorsunuz. Daha bakkalın acemi çırağından başka kimseye söyleyemediniz. Ya yaşarken ne olacak. En iyisi yine bizim haylazı çağırmak. Ne de olsa o genç anlar Nesrin Hanımın gönlünün seveceği sözleri.
“Alo şevket oğlum sen misin?”
“ Benim Memduh amca ne istedin.”
“ Bana üç ekmek. Beş tane beyaz kâğıt yolla.”
“ Tamam, Memduh Amca yarım saate eve geçeceğim. Geçerken bırakırım.”
“ Yo yo evladım acelesi var sen şu çırak çocukla gönderiver.”
“Ne acelen var Memduh Amca.”
“ Sanane evladım. Acıktım yemek yiyeceğim. Fakirlere dağıtıp hayır yapacağım. Olmadı ıslatıp kuşlara vereceğim. Hemen yolla sen. Allah’ım ya. Bir de bunlarla uğraşıyoruz.”
“Dur tekrar deneyeyim.”
Gözlerim her gece mehtaba bakar
Mehtapta sizin gözlerinizi arar
Bu garip gönlüm kim bu güzel diye sorar
Çok sevgili Nesrin hanımcığım.
Sizi gördüğüm o ilk gün kalbime doğan aşk pırıltılarıyla neşelendim. Her gün kapımın önünden geçmenizi sabırsızlıkla bekliyorum. Nesrin Hanımcım. Seksen yıllık ömrü hayatımda geçirdiğim beş evliliğimde de mutluluğu bulamamış, hep aşkı aramış ve bu aşk için türlü kaçamaklara cesaret etmiş birisi olarak gönlümün sultanını bulduğumu düşünmekteyim. Arada bahsi geçen kırk yaşlık fark sizi korkutmasın. Aşkın yaşı olmadığını düşünenlerdenim. Zira kendimi size yetecek kuvvette ve ruhta bulmaktayım. Sizin de bana karşı boş olmadığınızı geçerken attığınız kaçamak bakışlardan, gamzeli gülüşlerden anlıyorum.
Nesrin Hanımcığım, Sultanım, ruhumu güzelleştiren son baharıma can veren kırmızı goncam. Size olan aşkımın öyle geçici bir aşk olmadığını ve sizi ömrüm boyunca aynı aşkla seveceğimi bilmenizi isterim. Size olan sadakatimin bir göstergesi olarak; boğazdaki yalımı ve çengel köydeki iki dairemizi emrinize sunmak isterim. Ben bu hayatı çok bedbaht yaşadım. Aşktan yana hiç gülmedim. Lütfen beni yanlış anlamayın sizin paraya asla tamah etmediğinizi, sizin de istediğinizin sadece mesut bir hayat sürmek olduğunu biliyorum. Ama lütfen bu hediyelerimi kabul edin.
Nesrin hanıma hissettiklerimi anlatan en iyi mektup bu oldu. Ah ah karşı yalıdaki Hazım beyin kızını da böyle bir mektupla bağlamıştım kendime. Nebile hanım öğrenene kadar ne dehşetli bir aşk yaşamıştık. Ne akıl almaz maceralara kalkışmıştık. Gece buluşmalarımız, parktaki koklaşmalarımız. Hele ki Hazım beylerin bahçedeki çardakta yaşadıklarımız. Ee Nebile Hanımın kuvvetli ellerinden dayak yiyince kaçmak zorunda kaldık. Ne vardı az göz yumsaydı da saadetim uzun sürseydi. Zevcelerinden başka hanımlarla gönlünü neşelendiren tek ben miydim? Rahmetli, Ragıp Efendi tam on yıl hizmetçisinin kulübesinde yaşadı da karısı gıkını çıkarmadı.
Rahmetli ya sahi neden ölmüştü Ragıp. Münasebetsiz oğlu “Yaşlılıktan, Memduh amca kaş yaşınıza geldiniz tabi artık sizin de bir ayağınız çukurda” diye yersiz bir şaka yapmıştı Ragıpçığımın cenazesinde. Hadsiz herif, Ragıp olmasa sen galeriyi zor açardın. Avrupalarda seyahat yapmak kolay mı? Ah Ragıp göçmeseydin de görseydin Nesrin Hanımı. Ahu ahu bakışlar. Rüzgârda savrulan altın sarısı saçlar, yürürken anlamlı bir musikiye eşlik eder gibi ses çıkaran ayaklar, dipdiri duran hatlar. El değmemişliği o kadar belli ki. At gibi yürüyüşü narin gülüşüyle birleşince gönlünü kaptırmamak elde değil. Aşk kapıma altıncı kez geldi Ragıpcığım. Bu aşksa bundan önce yaşadıklarım neydi!
“Kim o?”
“Benim Memduh amca bakkalın çırağı Sedat.”
“Geldin mi hayta nerede kaldın ben işimi hallettim. Al bakalım şu mektubu Nesrin hanıma götür.”
“Hangi Nesrin Hanım Memduh amca?”
“Hani canım şu karşı köşkteki Nevzat beyin kırk yaşındaki kızı var ya ona.”
“Memduh Amca yine aklın gitti senin. Nesrin hanım senin karın. Geçen ay kaybettin ya. Bugün kırkı var gelinin helva yaptı mahalleye dağıttı. Unuttun mu yine?”
“Ah evladım Nesrin’i nasıl unuturum. Nesrin benim ilk ve son aşkım. Yirmi yaşında kaçırdım ben onu. Annesi olacak yaşlısın demişti de ona hırsımdan kaçırmıştım. İyi de etmişim bak onca yıl yarenlik etti bana. Yine de gencecik gitti Nesrin’im. Daha yetmişindeydi öldüğünde.”
“Eski Aşk Yeni Mektup” için bir cevap
Yeşilçam filmi tadında olmuş.Emeğinize sağlık.
BeğenBeğen