Deneme_
2. BÖLÜM
Uzun bir düşüşün ardından dehlizde büyüyüp küçülen Alice’in maceralarına kaldığımız yerden devam edelim.
Alice bir süre sonra ayak sesleri duyar. Süslü püslü giyinen beyaz tavşan bir elinde beyaz eldiven bir elinde yelpaze ile oradan geçerken Alice ona seslenince tavşan korkup kaçar. Elindeki eldiveni ve yelpazesini düşürür. Alice yelpaze ve eldiveni eline alır. Dehliz çok sıcak olunca yelpazeyi sallayarak serinlemeye çalışır. Bu süreçte “Ben kimim? Asıl bilmece bu,” diyerek kimliğini sorgular. Hiç hoşlanmadığı bir arkadaşına dönüştüğüne inanır. Şimdi de aniden küçüldüğünü fark eder. Bunun sebebinin yelpaze olduğunu anlar ve büsbütün küçülmeden elinden bırakır. Beyaz tavşan babayı temsil ettiğine göre bu durum ailevi bir sıkıntıyı ifade eder. Babanın evde oluşturduğu otoriter durum, onun göz yaşlarından oluşan gölcüğün içine düşmesine sebep olur. Kitabın ilerleyen bölümlerinde de görüleceği gibi beyaz tavşanın kral ve kraliçenin yanında olması, babanın ülke geleneklerine bağlı bir birey olduğunu gösterir. Alice, geleneklerin yansımasını ablasında gördüğünden kendisini bir çıkmazın içinde hisseder. Gözyaşı gölcüğünde karşılaştığı fare ile birlikte kıyıya çıkar ve bir süre buradaki hayvan topluluğunun içinde kalır. Hepsi farklı mizaca sahiptir. Bütün bu hayvanların toplamı Alice’in karakterini oluşturuyordur. Her bir hayvan, karakterinin başka yönlerini temsil eder. Sıkıntılarımızdan kurtulduğumuzda değişmiş oluruz, düşüncelerimiz şekil değiştirir. Kazandığımız tecrübelerle sahip olduğumuz karakterimizi besleriz. Buna gelişerek değişmek diyebiliriz. Başka bir açıdan bakarsak bu hayvan topluluğu, insanların siretleri de olabilir ve yazar hayat dersi vermeye devam eder. “Karşına çeşit çeşit insanlar çıkar. Kimiyle anlaşırsın, kimiyle tartışırsın, birçoğunun senden bir beklentisi vardır.” Çünkü burada Alice, ödül olarak cebinde ıslanmayan şekerleri dağıtır. Bir de yüzük hadisesi vardır. Yüzük deyince akla gelecek ilk şey evliliktir. Evlendiğinde bireylerin hayatı bir ölçüde değişir. Yeni sınırlar belirlenir, hayatı çember içine alır. Dudu, yüzüğü Alice’e resmi bir tavırla uzatır. Bu arada diğer hayvanlarda yeniden onların etrafında toplanır. Tam bir düğün merasimi. Dudu’nun soyunun tükenmesi; ideal eşin zor bulunacağı anlamına gelir.
Hikâyenin bütünsel kurgusunda kim olduğunu bilmeme, sürekli değişme, değişim durumları iyi sembolize edilmiştir. Alice’nin “Dün başka biriydim,” demesi diyalektik materyalizmin ünlü sözü “Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz” la aynıdır. Karşısına çıkan nargile içen tırtılsa sadece tırtıl olmasıyla değişimin kendisidir. Hikâye içindeki konuşmasıyla tırtıl bilgeliği de sembolize eder. Tırtılın Alice’i görünce sorduğu “Kimsin sen?” sorusu, insanların aslında cevap veremeyeceği bir sorudur. Kimiz biz?
Tırtılın nargile içmesi şarkı temsil etmektedir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir’de dediği gibi “Şark ölümün sırrına sahiptir.” Şark eşittir bilgeliktir. Alice, Tırtıl Absolem ile karşılaşmasında zihinsel olarak tam bir karmaşa içindedir. Hikâyenin bu kısmında Alice’in düşünceleri değişmeye devam eder ve bilgilerini hatta kimliğini sorgulamayı sürdürür. Bu sorgulamalar hikâye boyunca eklenerek çoğalır. Bildiklerinden emin değil ama tırtıl sayesinde hiçbir şey bilmediğinden emin olur.
Absolem, eski boyuna geri dönmek istediğini söyleyen Alice’e, mantarın iki yanını işaret eder. Madalyonun iki yüzü gibi. Mantarın bir tarafından yiyince boynu uzar. Burada aslında akıl olarak yükselir. Bu durumdan rahatsız olanlar da vardır ne yazık ki. Güvercin, yumurtasını Alice’den korumaya çalışır. Onu bir yılan sanıp, düşman olarak görür. Üstelik güvercin Alice’in hemcinsidir. Sonra Alice, mantarın diğer tarafından ısırır ve çenesi ayağına çarpacak kadar boyu kısalır. Bir ondan bir bundan derken nihayet asıl boyuna ulaşır. Artık hikayemiz normal boyla devam eder. Bakalım nereye kadar?
Betül Çakıroğlu / Sümeyra Dernek
Devam edecek…