Kitabımız_
Kendini doğuran kadınların hikâyesi…
Göçler çağ açar, çağ kapatır. Tarihi baştan yazar, coğrafyaları biçimlendirir, haritaları yeniden çizer. Sebepleri, sonuçları yüzyıllarca düşünceleri meşgul eder.
İnsanlığın göçü belki bir gün biter. Bir yer bulur kendine. Verimli bir toprak, korunaklı bir dağ, akarsu kenarı… Bir çadır kurar dönemine göre, bir ev yapar, bir devletin bayrağını çeker gönderine. “Oldum” der, “yerim burası.”
Ama kadın bir konar sonra hep göçer. Çocukluktan genç kızlığa, bir soyadından diğerine, benlikten anneliğe, bir kendinden ötekine… Buralıyım diyemez.
Elif Ayla göçebe ruhlu kadınlar için bir meşale yaktı. Ruhlarının aydınlık yanına doğru yola koyulmayı önerdi. “Rahme düşelim, orada demlenelim, sonra göçelim,” dedi. Çağrısına kendi kendini doğurmak isteyen yirmi iki kadın kulak verdi. Haftalarca o ateşin etrafında göç konuşuldu, ruhların göçü. Tüm kadınlar birbirinin yeri geldi ebesi yeri geldi gebesi oldu. Gömülerini buldu. Üstünü kat kat yün yorganlarla örttüğü iç kemirenlerini silkeledi ortaya. Kendini affetti, sonra dönüp bir öpücük kondurdu omzuna. Sancılar çekildi. Bilmem kaç kemik kırığına denk doğum sancıları. Bunlar olurken kurmacanın unsurlarını ve öykünün olmazsa olmazlarını da öğrendi kadınlar. Sonra bir sessizlik oldu, kısa bir sessizlik. Ta ki öykülerin taze bir hayat gibi pırıl pırıl çığlığı duyulana kadar.
YazıhaneAtölye’nin ilk kadın kitabı Göçebe, Librum Kitap’tan çıktı. 39. TÜYAP Kitap Fuarı’nda ise okurlarla buluştu. İçinde karakterlerin ruhsal göçünü anlatan yirmi iki öykü var. Onların hiç biri biz değiliz ama hepsi bizim öykümüz.

Arka kapaktan:
Hep göçteydik biz. Bir yerden bir yere taşınıp duruyorduk. En çok da kendimizden kendimize. Her ay göç bohçalarımızı hazırlıyorduk. Ama aynalı dolabımıza, ama çantalarımıza, ama işteki kilitli çekmecelerimizde duruyordu yükler.
Yürümek en iyi bildiğimizdi. Atalarımız olan kadınlar bunu hep yapmıştı. Onların bildiklerini biz unuturken göç zorlaştı. Rahme girmek güçleşti. Kendi rahmimize yabancılaştıkça dişil olanı kaybettik.
Göç durdu. Kervan dağıldı. Yolları yabani otlar kapladı. Eril olana sarıldık. Dengeden koptuk.
Ve şimdi biz, yolumuzu, elimizi, saçımızı, bineğimizi yeniden buluyoruz. Rahme giden yolları bir daha keşfediyoruz.
Her keşif bir öyküye dönüşüyor.
Bu kitap bizim kitabımız, bizim hikâyelerimiz.
İçimize, kendimize, ruhumuza, aynada gözlerimizde gördüğümüz o “sevgili, biricik” kadına hediyemiz.
Yazarlar ve Öyküleri
Betül Çakıroğlu / Su Parçası
Birgül Dikmen / Koza
Büşra Tuğba Koç / Gölgesinde Kaybolan Kadın
Demet Durmaz Güran / Fotoğraf
Derya Soğukdağ / Kalabalık Yalnızlıklar
Eda Coşkun / İntikam
Elif Ayla / Adıgüzel Pansiyon
Emine Kaya / Ekim
Fatma Karaoğlu Cengiz / Anlat Bana Asude
Gamze Özdemir / Aynı Gökyüzü Altında
Gül Yalçın / Çamaşırcı Hayriye
Güneş Demet / Kaburga Kemiği
Hatice Cantürk / Anneme Doğru Annemden Uzağa
Hatice Sultan Şamlıoğlu / Altın Kafes
Huriye Dikici / Bir Ben Var Benden Kırmızı
Necla Pınar Aksu / Edilgen Bir Gecenin Bitişi
Rukiyye Aydın / Koğuş
Sakine Kızılırmak / Sevdiye
Seda Uyar / Bez Bebek
Sümeyra Dernek / Burgaç
Yasemin Corcor Şenbayram / Kız Uçtu
Zuhal Uğurtay Ayaydın / Mavi

“Göçebe” için 3 cevap
Kitabımız Göçebe. Ve editörümüz Yasemin ne güzel ne içten anlatmış yaşadığımız süreci. Teşekkürler Yasemin.
BeğenLiked by 3 people
Tebrikler. Elinize emeğinize sağlık
BeğenLiked by 1 kişi
Elinize ve emeğinize sağlık. Başarılar diliyorum.
BeğenBeğen