Yazar: Yasemin Corcor Şenbayram
-
Düştü
Öykü_ Uzaktan çırpı bacaklarıyla koşarak geldi. Sıska bedeninden ciğerleri taşacakmış gibi nefes alıp veriyordu. Avuç içi kadar köy meydanının tam ortasına gelince zınk diye durdu. Susuzluktan kupkuru olan toprak, boyuna varacak kadar toz olup kalkmıştı. Sâfi kalkan toza bakan kimse oradan o cılız kız geçti demezdi. Yorgun bacaklarına doğru eğildi. Kuru kemiğin ortasına birer tas […]
-
Fırtına
Şiir_ Bir kristal avizeye döndü şehir Her yanımız salkım saçak berraklık Mutfağın penceresi açık Balkonun kapısı İçeri sızan bir yaz havası değil Gri, zorba bir ıssızlık Perdeler aleve doğru uçuşuyor Habersiz yok oluşu yalayıp geçiyor Bir ıslık dolanıyor evde, sanki ben çalıyorum Önce pencere çarpıyor, sonra kapı En son kristaller vuruyor birbirine Bir kaçışmanın patırtısı […]
-
Safiye Deniz
Öykü_ (Bu öykü, Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği Ekşi Elmalar filmindeki Safiye karakterinden esinlenerek ailesiyle kalmak yerine mühendisle kaçmayı seçseydi neler olurdu sorusu üzerine kurgulanmıştır. Senaryoya ve karaktere birebir bağlı kalınmamıştır.) Sabahın olduğu ne saatin vuruşundan ne güneşin doğuşundan belli olurdu. Önce hafiften başlayan, sonra hızlanan bazen telaşa kapılan ayak sesleri, açılıp kapanan kapılar, sonrası tabak […]
-
Mesaadet’e
Mektup_ Sen hiç Rüştü Şahin’e mektup yazdın mı Mesaadet? Yazmamışsındır. Parmaklarının Dürrüzadeler’e has soyluluğuna zeval gelmesin diye ucundan tutuverdiğin kalemle Rüştü Şahin’e, olmayan bir Rüştü Şahin’e, iki satır karalayıvermek aklına bile gelmemiştir. Ömür boyu bitmeyen aşkının dahi gücü yetmemiştir seni böyle bir zahmete sokmaya. Zaten hangi kalem, hangi kâğıt senin tenini yormaya yaraşır? Ve hangi […]
-
Ruhi Yitik’in Güncesi
Öykü_ 4 Mayıs Çarşamba Bayramın üçüncü günü Ev dolup dolup boşalıyor. Beni kolumdan tutup taşıdıkları yerler de öyle. Üstüme çekilen sifonla döne döne deliğe doğru sürüklenen o yanlışlıkla düşürülmüş şey gibi hissediyorum kendimi. Yanlışlıkla. Yanlışlıkla olmuş, yanlışlıkla doğmuş, yanlışlıkla yaşayan. Varlığımı böyle özetlesem hiç de mübalağa etmiş olmam. Üç gündür insanları izliyorum. Onlar bunun farkında […]
-
İç Güveysinin Karısı
Öykü_ Davetiye gelmiş. Ne yazıyor üstünde? Sizi de aramızda görmek isteriz. Sen görmek istersin de beni, bakalım ben seni görmek ister miyim? Kaç yıl geçti, şimdi mi geldi aklına? Üç kızız biz. Üçte bende var. Ama benim biri oğlan. Annem bulamadı oğlanı ama ben buldum. Üçüncüde buldum. İki kızdan sonra aldırdığım da oğlandı. Dedim ben, […]
-
Mum Gibi
Öykü_ Yıl bilmem kaç. Mikrofon yeni gelmiş okula. Ben başarılı bir öğretmenim. Çok başarılı! Mum gibidir benim yetiştirdiğim çocuklar. Pazartesi sabah Andımız okunacak yeni mikrofonla. Nöbetçiyim. “Sen seç, okut,” dediler. En başarılısını seçtim. Hangisini seçsem başarılı olurdu. Ben yetiştirdim hepsini. Böyle inandım. “Türk’üm” Yankılanıyor ses. “Türk’üm…” Çocuklar hep bir ağızdan… “Türk’üm…” “Doğruyum” Okulun bahçe duvarlarına […]
-
Bir Akşam
Öykü_ Yıllardır hiç çalmayan telefon, kendi sesinin şiddetiyle zangırdadı. Altındaki sehpayı, yeri ve hatta duvarları titreterek karanlık koridoru aştı. Aralık kalan kapıdan içeri sızdı. Cam eşyalara tek tek dokundu. Salladı, devirdi. Avizenin taşları birbirine vurdu. Sessizliğin içinde o ses bir kartopu olup yuvarlandı. Büyüdü, büyüdü… Pencerenin önündeki kanepede, oturduğu yerde uyuyakalan kadını dürttü, sıçrattı. Kadın zamansız […]