-
Limon Tezgâhı
Öykü_ Pazar mahşer yeri ve bu tutkulu pazarlığın ustası teyzem de mahşer midillisi. Ayakta durmak yeterince zorken bu sonsuz pazarlığı sürdürmek saçma olacaktı. Sıcaktan cam gibi parlayan asfalt ayak tabanlarıma adeta yapıştı. Oysaki daha saat sabahın en erken ve serin olması gereken saatlerini gösteriyor. Tezgâhı kurmak, limonları tek tek inci gibi dizmek; artık bunlar ne…
-
Hera
Mitolojik Öykü_ Bahtının Tanrısal yörüngesinde hep atlanılan aşk içinde büyümek istiyordu. Nasıl büyüyebilir ki bu aşk? Baht, bahtsızlık ve bahtiyar olmak da aşkla olmuştu. Ve sonunda bedbaht olmak, kötü anılmak kaderiydi. Kızgın Eris o yeşil parlak elmayı atar salonun ortasına. Peki kimdir en güzel Tanrıça? Hera, Athena, Afrodit hangisi? Kim seçecek bunu Tanrı mı? Tanrı…
-
Kot Pantolon Arka Cepleri
Deneme_ İnsanları incelerken nelere bakarsınız? Yüzler, mimikler, tepkiler, konuşmalar, el hareketleri, taşıdıkları eşyalar işte öyle şeyler. Trende uyku tutmadı. Ağrıdan. Kitapta o kadar güzel ve eğlenceli ki trende heba etmek istemedim. Bıraktım. Sonuç insanlara bakmaya başladım. Bacaklarını açıp oturduğu için yanındaki koltuktan kalkıp karşındaki koltuğa oturduğum adama dik dik baktım. Tabi bunu anlayacağını düşünmek top…
-
Bana Karanlığını Anlat
Film Analizi_ Dikkat: Spoiler içerir. Film bir karı kocanın sessiz ve iletişimsiz akşam yemeği sahnesiyle başlıyor. Tabak kaşık tıkırtıları, ağız şapırtıları ve telefonun itici mesaj sesinden başka insani belirtinin olmadığı masada tek kelime edilmiyor. Hatta göz göze bile gelinmiyor. Birbirinin içine kurt gibi işleyen, zamanla her iki tarafı da çürüten bir evliliğin sayfalarca anlatsan kâfi…
-
Bugün Ne Pişirsem?
Deneme_ Bu gün ne pişirsem? Bu gün ne yiyeceğiz? Hep duyduğumuz iki cümle. Biri ben kişisi ile çekilmiş bir fiile sahip, diğeri biz diyor. Ama gerçekte ne diyor? Aslında bu cümlelerin biri dişil, biri eril. Bunu bilmek için öyle çok büyük hayat tecrübelerine de gerek yok. On yaşındaysanız soruyu cevaplayabilirsiniz. Benlik içeren ilk cümle dişil,…
-
Orman
Küçürek Öykü_ Radyo istasyonlarının çekmediği o ıssız ve bozuk yolda karavan ilerliyordu. İçinde bir ailenin tüm geçmişi ve geleceği vardı. “Ağaçlar ağlar mı” diye sordu ailenin tekne kazıntısı. “Hayır” şeklinde bir bağırtı koptu anne, baba ve ablalardan. “Peki bu gözyaşları nereden geliyor” dediğinde ormanın ortasında durdular.
-
Şantiye Halleri
Öykü_ Sabah şeytan dürttü, hiç adetim değil telefondan maillerime baktım. Nasıl yazıyorsun? Maildeki soru buydu. Bilmiyorum yazdım. Sait Faik edası ile gerçekten bilemediğimden. Otobüsü kaçırmamak için kahvaltıdan feragat ederek –kesinlikle uykudan değil ama mailde caba olmuştu- hızlıca hazırlandım. Zaten ne giyecektim. Kot içine içlik, polar bir üst yün çoraplar, bir kalın yelek, şantiye ayakkabıları ve…
-
Renkli Kitaplar
Deneme_ Pembe karton kapaklıydı. En çok onu sevdim. Aslında bir seriydi. Pembe, yeşil, lacivert, kahverengi bir sürü kitap vardı. “Çocuklara Klasikler “serisiydi. Pembe kapakta koşmaya hazırlanan bir çocuk resmi vardı. Bu Tom’du. “Acaba yine ne yaramazlık yapmıştı?”, diye düşündüren bir resimdi. Kitap Tom Sawyer’ın Maceraları idi. Bazen elimde onunla yattığım, akşam yastığımın altına koyduğum da…
-
Yazamayacağım Kelimelerim
Küçürek Öykü_ Yazamayacağım kelimelerim var artık. Ve yazamadım onları buraya da. Sallanmak fiili tüm anlamlarından sıyrılıp, o yegane anlamıyla tüm bedenimde dolanıyor. Sallanıyorum, eğiliyorum, bükülüyorum. Kırmızı, mavi, kahverengi, sarı. Tüm renklerde acıyorum. Acının kendisi oldum. Tüm renkler karıştığında da simsiyah utandım.
-
Duygu İnşaatı
Kısa Öykü_ Biten tüm duyguları yeniden nasıl yaparım? Güven. Sevgi. Aşk. Mutluluk. Hepsini yeniden inşa etmek ne kadar sürer? Önce temeline kadar yıkıp, eskileri gömeceğim. Yeniden yapmak için yıkmam gerekiyor. Emekle tek tek yapmalıyım. Yaptıktan sonra da bakmalıyım. Öylece duran şeyler de yıkılır, kirlenir, kırılır, çatlar. Yıkılmamasını istiyorsam çabalamalıyım. Kirlenmesin diye temizlemeliyim. Kırılmasın diye uğraşmalı,…