-
Çınar Ağacı
Deneme_ Kocaman çınar ağacının yanında filizlenen küçük bir dalsın. Öyle güzel büyüyorsun ki çınar ağacının gövdesi seni koruyor. Tüm gücünü ondan alıyorsun. Yaslamışsın kökünü ona, ne rüzgar kırıyor dallarını ne güneş yakıyor yapraklarını. Bazen sert bir rüzgar esiyor savuruyor seni, ama sen bütün gücünle yaslanıyorsun gövdene. Güvende olduğunu hiçbir rüzgarın seni yıkamayacağını o kadar iyi biliyorsun ki yarını düşünmüyorsun. Geleceğe dair tek bir kaygın bile yok. Birden etrafın […]
-
Kayıtsız Mektup -I-
Mektup_ Bir garip yağmur başladı bu sabah şehirde. Geceye kadar sürdü. İnsanların her şeyi hızlıca tüketmesinden dem vuruyorlar ya sonunu bir yere bağlayamadıkları konuşmalarda; yağmur da toprağın kuruluğunu, suya açlığını, özlemişliğini bir an evvel tüketmek ister gibiydi. Öyle hızlı, öyle aceleci… On parmağıyla yemeğe dalmış nezaketsiz bir konuktan farksızdı. Ağzını şapırdatarak, kadehleri devirerek, yağa buladığı […]
-
Leyla ile Mecnun Bedduaları
Deneme_ Leyla İle Mecnun benim için dizi tarihinin gelmiş geçmiş en iyi dizisidir. Metaforları, karakterlerin ilişkileri, esprileri, diyalogları, konusu kısacası her öğesi ile alışık olduğum dizilerden çok başka bir şeyin içinde bulmuştum kendimi. Kafamda Ferdi Tayfur müzikleri çalarken, aslında o müzik türünü hiç sevmediğimi bile unutmuştum. Her şeyi ile farklı olan dizinin gördüğü ilgi de […]
-
Yunuslar Yetmez mi?
Sohbet_ Deniz deyince öyle bi fena oluyo içim işte. Bi alabora. Bi fırtına. Sonra dümdüz bi çarşaf. Denizi seven adam böyle işte. Böyle. Ne zaman carlar ne zaman iner o suya yelkenler bilemezsin. Sevdin mi tam sevecen yoksa anlaşamazsın. Öyle. Hep soruyolar ne diye bu kadar çok seviyosun diye. Yunuslar var işte. Yetmez mi. Her […]
-
Düştü
Öykü_ Uzaktan çırpı bacaklarıyla koşarak geldi. Sıska bedeninden ciğerleri taşacakmış gibi nefes alıp veriyordu. Avuç içi kadar köy meydanının tam ortasına gelince zınk diye durdu. Susuzluktan kupkuru olan toprak, boyuna varacak kadar toz olup kalkmıştı. Sâfi kalkan toza bakan kimse oradan o cılız kız geçti demezdi. Yorgun bacaklarına doğru eğildi. Kuru kemiğin ortasına birer tas […]
-
Huzursuz
Öykü_ ÇIIIIIııııIIIIııııIIIINNNNnnnnn! Ses kulaklarından kafatasının içine hücum etti. Islak ve yağlı beyninin kıvrımları arasında, yüksele alçala dolaştı. Sertleşti, sivrildi. Başının arka tarafında bir yere saplandı. Zeliş’in ensesinden kuyruk sokumuna kadar soğuk bir şey aktı. Acıyla ürperdi. Acı hissetmesinin sebebi o sırada gördüğü rüyaydı. Tam da bir trafik kazasının ortasında, eğilip bükülen metallerin arasında bağırıyordu. Gecenin […]
-
Şair
Şiir_ ŞAİR ‘’Sesini duymasam çölleşirdi dünyam’’ Demiş şair. Ne güzel demiş. Nasıl sevmiş acaba? *** Bu kadar sevilir mi? Bu kadar nasıl sevilir? *** ‘’Dağlar yarılır, ırmaklar kururdu’’ Demiş sonrada şair. Ne güzel anlatmış. Neler düşünmüş acaba? *** Seviyorum demeden demiş. Özledim demeden demiş. *** Ben düşünüyorum da Sesini duymasam Bunlar olur kesinlikle. Çölleşir dünya, […]
-
İNCİ KOLYE
Öykü_ Çok zengindi babam. Annemin o burnu dik yürüyüşü de bu zenginlikten gelirdi. Babamın parası annemin aldığı nefesi bile değiştirirdi. Bir çok kuralı vardı annemin. Terliyken sarılma, dik yürü, konuşurken kaba kelimeler kullanma, otururken dizlerini yana kıvır, ağzına küçük lokma al, hep gülümse. En çok sarılmama kuralı acıtmıştı canımı. Oysa sarılmak acıyı dindiren bir eylemdi bana […]
-
Canın Çok Acıdı mı Aysel!
Novella_ Alıntı_ … bir çocuk uyandı, ağlamaya başladı. Mırıldandı bir anne. Sürüdü bedenini yataktan. Memesini dayadı yavrusunun ağzına. Doysun ve uyusun diye yalvarmaya başladı. Bir kedi miyavladı sokakta. Acıkmıştı. Umudu vardı duyacaktı birileri. Karşı evde bir yaşlı teyze vardı, duysaydı ya onu. Yüksek sesle miyavladı önce. İnandı, birileri duyacaktı. Sonra git gide söndü sesi. Karanlığa […]